Merhaba Sevgili Ünye Kent Okuyucuları,
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki değişmeler, sosyo-kültürel yaşamı farklılaştırmakta ya da en azından onları değişime zorlamaktadır. Son günlerde yapay zekâ kavramı bu temel dinamiklerin başında gelmektedir.
Peki, insanlık tarihinin en eski anlatım biçimlerinden biri olan, dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılan, kültürel mirasımızın önemli bir parçasını oluşturan masalları yapay zekâyla ile birlikte düşündüğümüzde ortaya yeni yorumların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde yapay zekâ teknolojileri, bu kadim anlatım geleneğini yeniden şekillendiriyor.
Peki, yapay zekâ ile masallar nasıl bir dönüşüm geçiriyor? Bu dönüşüm, geleneksel anlatı kültürüne ne gibi etkiler bırakabilir?
Geleneksel masallar, toplumların değerlerini, ahlaki öğretilerini ve kültürel kodlarını barındırır. Her anlatıcının kendine has üslubu, aynı masalı farklı şekillerde yorumlamasını sağlar. Yapay zekâ ise büyük veri analizi, dil modelleme ve öğrenme algoritmaları sayesinde kısa sürede binlerce yeni masal üretebiliyor. Ancak bu masallar, insan anlatıcıların sezgisel dokunuşlarını, duygusal derinliğini ve kültürel katmanlarını ne kadar içerebilir?
Yapay zekâ destekli hikâye üreticileri, çocuklara özel uyarlanmış masallar oluşturarak kişiselleştirilmiş bir anlatım sunabiliyor. Örneğin, bir çocuk kahramanının ismini belirleyerek, onun ilgi alanlarına göre maceralar kurgulayan sistemler mevcut. Bu, çocukların hikâyeye olan ilgisini artırabilir. Ancak, geleneksel anlatımın sıcaklığını ve insan dokunuşunu tam olarak yansıtabilir mi?
Ünye gibi kültürel mirasa sahip şehirlerde, geleneksel masal anlatıcılığı hala önemli bir yer tutmaktadır. 1960 yıllarında Ünye’de görev yapan öğretmen Mehmet Zeki Gündüz’ün öğrencilere masal ve hikâye anlatımına ilişkin verdiği ödevle ortaya çıkan “Ünye Masalları” kitabından esinlenerek 1. Masal Buluşması 2017 yılında yapılmıştı. Hemen ertesi yıl yine Ünye Yaşayan Kültürel Miras Müzesi’nde kıymetli büyüğüm İsmail Canbulat ile birlikte 2. Anlatılar buluşmasını “Ünye’nin Kayıp Hikâyeleri” temasıyla gerçekleştirdik. Ünye'nin yerel anlatıcıları, sözlü kültürü yaşatan ve masalların nesiller boyunca aktarılmasını sağlayan önemli figürleri misafir ederek güzel bir organizasyonu başarıyla tamamlamıştık. Şimdi düşünüyorum da yapay zekâ, ancak bu anlatıcıların bilgi birikimini dijital ortamda kaydederek koruyabilir ve yaygınlaştırabilir. Ama kritik bir soru daha var. Yapay zekâ bu anlatıların doğal akışını, ruhunu ve bölgesel dokusunu koruyup koruyamayacağıdır. Çünkü her hikâye, anlatıcının sesinde, jestlerinde ve duygularında hayat bulur.
Özetle, yapay zekâ ve masallar arasındaki ilişki, anlatı dünyasında yeni bir dönemi işaret ediyor. Geleneksel hikâye anlatıcılığının insani sıcaklığını ve kültürel derinliğini kaybetmeden, teknolojinin sunduğu imkânlardan nasıl faydalanabileceğimiz sorusu, önümüzde duran önemli bir meseledir. Masalların geleceği, belki de insan ve yapay zekânın ortak hikâyeler üretme yeteneğinde gizlidir. Ünye'nin anlatıcıları gibi yerel mirası yaşatan değerler, bu dönüşüm sürecinde rehber niteliğinde olabilir.