MUSTAFA ÇAKMAKÇI


“Ankara’dan Ağbim Gelmiş” O Şarkıda Kaldı, Biz Mahçup Olmayalım...


Yazıp yazıp duruyoruz... Fikrimizi soranlara konuşuyoruz. Konu siyaset olunca biraz daha ince dinleniyoruz sanki. Bir taraftan fitneciler her zamanki gibi kulaklarını kabartıyorlar, bir taraftan da farklı siyasi görüşten olanlar da, muhalefetin yetersizliğinden gelen tatminsizliklerini gidermek üzere, “kendi siyasi yapısı içindeki her hangi biri için eleştiri mi yapıyor acaba” diye bana dikkat kesiliyorlar.

Söylediklerimiz eleştiri olunca hemen “iç muhalefet” oluyoruz.

Pek çok insanın düşünüp söyleyemediklerini söylüyormuşuz! Bana helal olsunmuş! Bizim gibi adamlar kalmamışmış!

Oysa niyetimiz muhalefet olmak değil.

Yirmi yıl emek verdiğimiz davamızın ilkelerimizin erezyona uğratılması ve bizim mahçubiyetimizin artması...

Evet! Mahçup oluyoruz. Buna kimsenin hakkı yok. “Siyasi lobi” ile önümüze konulan adamların çıkıp da onca emeğimizi erezyona uğratmasına ve bizi vatandaşın karşısında mahçup etmesine hakkı yok! Kim olursa olsun. İster teşkilatın başkanı olsun! İster belediye başkanı olsun! İsterse millet vekili olsun!..

Kimse çoluk çocuğumun rızkını harcadığım, en iyi işlerimi erteleyip zamanımı harcadığım davamı erezyona uğratamaz. Bunca bedel ödeyip ilkesel bir tavıra dönüştürdüğümüz davamızın içinde kimse beni insanlara karşı mahçup edemez!

İşte bütün mesele bu!

Bizim davamızın adamı başarılı olmak zorundadır. Çalışmayı bir lütuf gibi sunamaz! Çalışmak bir zorunluluktur o nun için.

Yok efendim “gece gündüz”, yok efendim “yedi yirmi dört saat çalışıyoruz” söylemlerini fotoğraf dizilerinin önüne yazmanın hiç bir kıymeti yok!

Hele bir de sıradan işler planlayıp da “geleceği şekillendiriyoruz” demek de, ne kadar komik düşüyor.

Bir memleketin resminin değişmediği bir yerde “geleceği şekillendirmek” deyimi tezat oluşturuyor.

Ne demek istediğimi bir tek örnekle anlatayım. Ünye’nin resmini değiştirmeye yönelik küçücük şey...

Asarkaya yolu ve Asarkaya Panorama Restaurant...

Geçende bir haber yazısı vardı. Yine içimizden birinin üniversite yerinin atıl durduğu, hiç bir çaba sarfedilmediği eleştirisi ve Ankara’da Ünye’nin bir büyüğü olmadığından sebeple üniversitenizin yapılmadığını söylemişti.

Bence de haklıydı.

Ama sonra biri çıktı. “Var” dedi.

Varsa, Ünye Kültür merkezi niye siyasi itibarımızı yerlere düşüren bir halde duruyor...

Varsa, niye Ünye/ Niksar yolu hala duruyor...

Varsa, niye Organize Sanayi Bölgesi alt yapısı üç yıldır sonlandırılamadı...

Varsa, niye Ünye Limanı ilan edilen projeye göre büyütülemiyor. Rıhtım düzenlemesinden ibaret kaldı.

Varsa, niye Ünye Trafiğini çözmeye yönelik konuşmaktan öteye geçilemiyor.

Varsa, niye Hayat Kimya gibi bir dünya devinin Ünye’ye yapacağı milyarlık yatırım kaçtı...

Varsa, neden dört yıl öncesine kadar her yıl bir okul rutin yatırım kapsamındayken artık okul yapılamıyor.

Eskiler aklıma geliyor. İşte o zamanlar bir büyüğümüz vardı. Çok iyi hatırlıyorum. Hep bir yere bir kamu yatırımı konuşuluyordu. Okul binası yapılması konuşuluyordu. Mutlaka Ankara’dan bir şey koparılması için uğraşılıyordu. Akabinde para çıkarılması konuşuluyordu. Hatta oraya para gitti bize niye gelmedi diye tartışmalar oluyordu.

Şimdi bu mevzular konuşulmaktan bile uzak kaldı...

Elimizde bir tek şey var Asarkaya yolu ve Panorama Restaurant...

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593