İBRAHİM HAKAN GÜN


Türkiye’de Organik Tarımın Sorunları


1-Organik tarimda en önemli problem çiftçilerin örgütlenmesi ile ilgilidir. Üreticiler örgütsüz oldugu için, küçük alanlar için denetim ve sertifikasyon kuruluslari ile anlasmalar maliyeti artirici olarak karsimiza çikmaktadir. Burada üreticinin önünde iki seçenek vardir. Bunlardan birincisi, sermayesi güçlü büyük sirketlerin yabanci organik ürün pazarlayan firmalarla sektöre girmesi seklindedir. Ikincisi ise, üreticilerin hizla örgütlenerek kooperatif örgütler araciligiyla üretime ve ürünlerin degerlendirmesine girmesidir.

2- Üreticiler organik ürünün özelliklerini, üretim tekniklerini, organik tarim metotlarini, çevre korumadaki rolü veya diger saglik degerleri hakkinda yeterli bilgi sahibi degildir. Bu anlamda ihtiyaçlara cevap verebilecek danismanlik sistemi henüz gelistirilmemistir. Türkiye’de organik tarim egitimi Meslek Yüksekokullari düzeyinde verilmektedir.

Fakat su an mevcut olan organik tarim yönetmeligine göre, Meslek Yüksekokullarinin organik tarim programindan mezun olan teknikerlere herhangi bir yetki yada sorumluluk verilmemektedir. Türkiye’de organik tarim sektörünün gelisimi için bu ara elemanlara yetki ve sorumluluk verilmelidir.

 3- AB ve diger ülkelerde organik tarimin gelisimini saglayan en önemli etken, üreticiye desteklemeler yoluyla saglanan maddi yardimlardir. Mesela Avusturalya’da 325/euro/ha/yil, Almanya’da ise 80–225/euro/ha/yil gibi maddi destekler saglanmaktadir. Türkiye’de ise organik tarim çiftçilerine saglanan imkânlar çok kisitlidir.

Türkiye’de son istatistiklere göre 203 811 hektarlik organik tarim alani ve 14 401 organik tarim çiftçisi bulunmaktadir. 2005 yili için Türkiye’de organik tarima yönelik 6 409 000 kredi kullanilmistir. Bu

rakamlar baz alindiginda kullanilan bu kredilerin yetersiz oldugu sonucu ortaya çikmaktadir.

4- Türkiye’de yaklasik 10-12 yillik bir gelisme süreci göstermesine ragmen, halen kalinti, katki vb. analizleri yapacak akredite laboratuvarlarinin bulunmamasi önemli bir eksikliktir. Bu nedenle analizler yurt disinda yapilmaktadir. Bu da, organik tarim için ek bir maliyet ortaya çikarmaktadir.

Akredite edilmis laboratuarlarin Türkiye’de kurulmasi için gerekli çalismalar yapilmalidir.

5- Kontrol ve sertifikasyon kuruluslari yönünde de büyük ölçüde disa bagimlilik vardir. Türkiye’de 9 tane kontrol ve sertifikasyon kurulusu bulunmaktadir. Bunlardan 2 tanesi yerli, kalan 7 tanesi ise yabanci kökenlidir. Bu sirketlerin 7 tanesi Izmir, 2 tanesinin merkezleri ise Ankara’da konumlanmistir. Bu durum, bu bölgeler disinda kalan diger bölgelerde kontrol ve sertifikasyon maliyetini artirmaktadir.

6- Ülkemizde organik tarim yapan isletmelerin küçük ve parçali olmasi, küçük parsellerde yapilan üretim yaninda, konvansiyonel üretim alanlarina yakinlik organik tarimin gelismesini engellemektedir.

Organik ürün üreten isletmeler ülkemizde ortalama 3 hektar genisligine sahiptir. Avrupa Birliginde ise, bu oran 28 hektar civarindadir. Bu baglamda orta ve uzun dönemde tarimsal isletmelerin büyümesine yönelik düzenlemelerin acilen devreye sokulmasi gerekmektedir.

7- Organik ürünlerin fiyatlarinin yüksek olmasi ve halkin düsük gelir düzeyi nedeni ile iç talep artislari istenilen seviyeye ulasamamistir. Diger ülkelerde organik ürün ile konvansiyonel ürün farki %25–60 arasinda degisirken, Türkiye’de bu oran %150-200 civarindadir. Yüksek fiyat yaninda tüketiciler organik ürünleri bir fantezi olarak görmektedirler. Bu düsünce tarzinin kirilmasi ve iç talep olusturmaya yönelik olarak, tüketicilerin bilgilendirilmesi saglanmali, özellikle bebek, gelisme çagindaki çocuklar ve hamile kadinlar için organik ürün ile beslenmenin önemi anlatilmalidir.

8- Türkiye’de organik tarimla ilgili saglikli bir veri tabani ile seffaf bir bilgi akisi yoktur. Ülkedeki üretimin yaklasik %95’inin ihraç edildigi degisik kaynaklarda yer almaktadir. Ancak resmi rakamlar incelendiginde 2003 yilinda üretilen 291 083 ton organik üretimin yaklasik %7.2 si gibi bir rakamla ifade edilen 21 083 tonunun ihraç edildigi ortaya çikmaktadir. Bu durum, üretilen organik ürünlerin ihracatta yasanan sikintilar nedeniyle iç piyasada konvansiyonel ürün olarak pazarladigini göstermektedir.

9- Organik bitkisel ve hayvansal üretimde, konvansiyonel tarim faaliyetlerinde kullanilan gübreleme, bitki koruma, hayvan sagligi girdilerinin ve ayrica bitkisel ve hayvansal ürünlerin islenmesinde kullanilan inorganik materyalin organik alternatiflerinin tam olarak sekillenmesine ihtiyaç vardir. Bu nedenle organik tarim alanina yogunlasarak bu girdilerin alternatiflerinin üretilmesi ve çesitliliginin arttirilmasi gerekmektedir.

YAZARLAR

https://www.facebook.com/%C3%9Cnye-Kent-Ofset-106507792092593