“Hocam , bir çok yerde rastliyoruz.Sizde konunun basligina koymussunuz, nedir bu Magna Carta. Bir kagit parçasinin ortaçagin toprak düzeniyle ne ilgisi var? “ derseniz, önce Magna Carta’ yi bir anlayalim:
Magna Carta ( Büyük Ferman ) devrin Ingiliz Krali ile büyük toprak sahipleri olan asilzadelerin yani baronlarin arasinda yapilmis bir anlasmadir ve bazilarinca da, ‘dünyanin ilk yazili insan haklari anlasmasi’dir, bazilarinca ise ‘kral, yani onun hükmündeki devlet tarafindan, büyük toprak sahipleri asilzadelere ve hatta büyük toprak sahibi kiliseye karsi, kralin, yani devletin aleyhine verilmis bir ayricalik’ tir.
Hikayesinin içerisinde Haçli seferleri’nden ünlü Robin Hood’a kadar bir çok olay ve sahsiyet yer alir. Haçli seferlerinin, daha dogrusu Kuzey Avrupa Devletleri’ nin, dini hedefler kisvesi altinda ‘Dogu Akdeniz ve Ortadogu Ticaret Yollari’ni ele geçirme ve Misir’i Yagmalama Projeleri’nin bütün hiziyla sürdügü yüzyillardir. Babasi 2. Henry’nin ölümü üzerine kral olan Ingiltere Krali Arslan Yürekli Richard, kralligi kardesi John’a birakarak, dostu Fransa Krali 2. Philippe ile birlikte 3. Haçli Seferine çikar.
Richard Kudüs’ te Haçli seferlerinin ünlü hükümdari Selahaddin Eyyübi ile ugrasirken, memleketi teslim ettigi kardesi John’da Ingiltere’de hüküm sürmekte, biraz, hatta bir haylice, basina buyruk davranmakta, bir türlü bitmeyen saray ve savas harcamalari yüzünden, asilzadelerden ve halktan aldigi tepkiler nedeniyle olusan bir yigin otorite bosluguna bir türlü sahip olamamaktadir. Sözünü dinletemedigi için, sürekli çekistigi büyük toprak sahipleri yani baronlarin yaninda, bir yigin büyüklü küçüklü çapulcu da memleketin altini üstüne getirmektedir.
Efendim, Ingilizlerin günümüzde yaglayip ballayip dünya piyasasina sürdükleri, iyilerin, yoksullarin, halkin koruyucusu, genç hanimlarin rüyalarini süsleyecek zerafet ve yakisiklilikta ki, aslinda, eskiyalikta yapmadigi kepazelik kalmamis olan ünlü Robin Hood’da bunlardan biridir. Dogrusu, Ingiltere, Kral John’dan kan aglamakta, halk çok sevdigi Aslan Yürekli Richard’in dönüsünü dört gözle beklemektedir.
Richard bu seferde bazi basarilar kazanmissa da, Kudüs’ü, Selahaddin Eyyübi’ den geri alamaz ve bir anlasma yaparak geri döner. O kadar hirpalanmistir ki, dönüsü sirasinda Kutsal Roma Germen Imparatorlugu birliklerine esir düser. Fidye ile kurtarilarak getirildigi ülkesinde uzun süre kalamaz. Eski dostu, bu kez yeni düsmani Fransa Kirali 2. Philippe ile yaptigi savaslar sirasinda ölür. Yeniden tahta geçen John ise, gereksiz yere açtigi bir çok savaslar nedeniyle, bosalan hazineyi doldurabilmek için, yeni vergiler koydugu ve eski hoyratliklarina devam ettigi için, baronlarin tehdidi ile, mutlaka baronlarinda emirlerinde askerleri ve askeri güçleri vardir, John yurt disina sürgüne gönderilir. Bu tarihten sonra Yurtsuz John adiyla anilan John, bir zaman sonra yeniden ülkesine dönmek istediginde ise, baronlar burnuna kocaman bir kagit dayarlar.
Kral artik istedigi gibi kimseye, yani basta baronlara danismadan, ‘aklina geldigi anda, hemen emrindeki saray memurlarina kanun yazdirma’ seklinde, baronlar görmeden, yani ‘islerine gelip gelmeyecegini anlamadan’, yasa filan çikartamayacaktir. Özellikle vergiler, yani kral tarafindan kendilerine birakilmis topraklardan elde edilen gelirden krala gönderilen pay, daha dogrusu haraç konusu hassas bir konudur ve aslinda, baronlar bu konuda her seyden daha hassastirlar. Nesiller önce savaslarla kazanildiginda, kral adina isletilmek ve sahiplenilmek üzere verilmis, ancak aslinda krala ait olan bu arazilerin, bu günkü sahipleri olan asilzadeler, yani baronlar, - ne de olsa yüzyillarin emekleri var, korumuslar, bakmislar, imar etmisler, Allah var yukarda, ürün alip-gelir getirip krala yollamislar, satolar kurup çevrede güzellikler yaratmislar- daimi hak sahipligini, yani artik kendi mülkiyetlerine geçmesini istemektedirler. Müktesep, baki, sonsuz hak, yani artik kralin mali baronun babasinin oglunun mali olacak. Üstelik, farz edelim ki, bir savasta kral bir araziyi koruyamadi, düsmana terk etmek zorunda kaldi. Tipkisinin ayni degerinde bir arazi barona verilecek.
Zavalli Yurtsuz John ki, gerçekten resimlerinde pek boynu bükük, zavalli görünümdedir, yurduna dönmek için, yani yeniden kral olmak için, önüne konulan kocaman bir parsömen kagita basar imzayi. Büyük kagit- Magna Carta, artik, Magna Carta Liberation yani, Büyük özgürlük Fermani olmustur,. Bu ise, mutlaka, York’taki kunduracilarla, Jersey’deki kasaplar da, Iskoçya’daki toprak sahiplerinin arazilerinde yari serf-köle, yari kiraci çalisan köylülerde çok sevinmislerdir. Hakkini yememek lazim, sirf gelen gelirler hepten kesilmesin diye, daha sonraki zamanlarda da, John , tebaanin reform taleplerine karsi çokta duyarsiz kalmamistir. Mali, hukuki, idari yeniliklerin yaninda, yeni bir vergi düzeni getirir, tarim ve ticaret kesimlerine büyük kolayliklar saglar.
Yine de bunca mücadele ve özgürlükten sonrada fermani ne kral dinler, ne baronlar. Ve hatta bazilari John’a isyan ederler ve Fransa Krali Louis’i kral olmak üzere çagirirlar. Tarihte Baron Savaslari adiyla geçen mücadeleler sonunda John ölür ve yerine oglu 3. Henry kral olur. Magna Carta saraylarda, satolarda bir süre daha hatirlanir, sonra sümen alti edilir, zaman içinde unutulur, gider, krallar kralliklarini, derebeyler baronluklarini sürdürürler.
Bir gün tesadüfen bir sümen altinda bulundugunda yeniden gün isigina çikar.
Büyük devrimler-özgürlükler çagi ile yeniden gündeme gelir.
Ingiliz tarihçiler bu belgenin insan haklarinda ilk yazili belge oldugu iddiasinda iseler ise de, daha önceki tarihlerden birinde bu tür bir belgenin baska bir ülke de olmadigini kimse kesinlikle iddia edemez. Bu konuda bizde kesin konusamiyorsak, Misir’dan, Hindistan’a, Çin’e, Rusya’ya, Roma’ya veya Avrupa’ya kadar benzeri bir çok ülkeler hakkindaki belge ve bilgilerimizin eksikligindendir.
(Devami var)